Sonunda beklenen oldu ve Elon Musk OpenAI’ye dava açtı. Firmayı, kar amacı
gütmeyen açık kaynaklı bir anlayıştan Microsoft ile ticari ortaklıklara geçerek
kuruluş sözleşmesini ihlal etmekle suçluyor. Hatırlatalım Elon Musk OpenAI’nın
kuruluşundaki ekipte yer alıyordu. Yine Musk, “OpenAI’nin kendisini milyonlarca
dolar ve önemli kaynaklarla katkıda bulunmaya teşvik ettikten sonra kar amacı
gütmeyen misyonundan ayrılmasının kendisine verilen sözlerin ihlali anlamına
geldiğini” iddia ediyor.
Ayrıca dava dosyasında, OpenAI’nın kurumsal yapısı ve Musk ile Sam Altman
arasında 2015 yılına kadar uzanan konuşmalar hakkında ayrıntılı bilgiler de yer
alıyor. Bu çerçevede bu dava, ticari bir dava olarak görülebilir. Ancak sanki iş biraz
daha kapsamlı ve insanlığa yönelen varoluşsal tehdit tartışmaları ile de ilgili.
Dava dosyasında yapay Genel Yapay Zeka riski şöyle anlatılıyor:
“2000’li yılların sonlarında ve 2010’lu yılların başlarından itibaren, ‘derin öğrenme’
adı verilen daha eski bir algoritma, ilk kez düşük maliyetli donanımlara
uygulanmaya başlandı. Bu, neredeyse tüm yapay zeka projelerinde performansta
neredeyse bir gecede devrim yarattı. Konuşmayı metne dönüştürmek, diller
arasında çeviri yapmak ve bir fotoğrafta ne tür yiyeceklerin gösterildiğini tanımak
için yeni, birinci sınıf algoritmalar geliştirildi. Derin öğrenmenin ayırt edici
özelliklerinden biri, algoritmaların eldeki göreve ilişkin önemli bilgilerle
tasarlanmasına gerek olmamasıdır”.
Bakın sonra ne oluyor, birileri gözlerini Genel Yapay Zeka denilen şeye dikiyor:
“Derin öğrenme algoritmaları giderek daha karmaşık hale geldikçe, dünyanın önde
gelen yapay zeka araştırmacılarından bazıları gözlerini Genel Yapay Zeka olarak
adlandırılan şeye dikti. Genel Yapay Zeka’nın temel konsepti, genel amaçlı bir
yapay zeka sistemidir; insan gibi çok çeşitli görevler için zekaya sahip bir
makinedir”.
Musk, Genel Yapay Zekanın İnsanlık için varoluşsal bir tehdit oluşturduğunu
başkalarının görüşleri ile destekleyerek anlatıyor:

“Bay Musk, Genel Yapay Zekanın insanlık için büyük bir tehdit, belki de bugün karşı
karşıya olduğumuz en büyük varoluşsal tehdit oluşturduğunun uzun süredir
farkındadır. Onun endişeleri, Stephen Hawking ve Sun Microsystems kurucusu Bill
Joy gibi önde gelen isimlerin kendisinden önce dile getirdiği endişeleri
yansıtıyordu. Ekonomimizin tamamı, insanların birlikte çalışarak zor bir görev için
en iyi çözümleri bulmaları gerçeğine dayanıyor. Eğer bir makine neredeyse her
görevi bizden daha iyi çözebiliyorsa, o makine ekonomik açıdan bizden daha
faydalı olur. Bay Joy’un güçlü Genel Yapay Zeka ile uyardığı gibi, ‘geleceğin bize
ihtiyacı yok.’ Bay Musk, Genel Yapay Zekanın tehlikelerine karşı gönüllü
moratoryumdan düzenlemeye kadar çeşitli önlemlerin alınması yönünde
kamuoyuna çağrıda bulundu, ancak çağrıları büyük ölçüde kulak ardı edildi. Ancak
Bay Musk gibi bazıları Genel Yapay Zekada varoluşsal bir tehdit görürken, diğerleri
bunu bir kâr ve güç kaynağı olarak görüyor”.
Stephen Hawking yapay zekanın insanlık için varoluşsal bir tehdit olduğunu
2014’de ve Sun Microsystems kurucusu Bill Joy ise 2018’de söylemiş. On yıl içinde
de bu sözlerin değeri ve anlamı anlaşılmamış ki, işler tam tersi yönde gidiyor.
Bu dava bize göre ileride, kar amacı güden gütmeyen konusunu aşabilir ve
‘geleceğin insana ihtiyacı olup olmadığı’ konusuna dönüşebilir. Son üç yıldan beri
karınca kararınca, bu teknolojik gelişmelerin insanın değerini düşürdüğünü ve
insanlık için varoluşsal bir tehdit oluşturduğunu anlatmaya çalışan biri olarak bu
davanın önemli olduğunu düşünüyoruz.
Bize göre konu para ve ticaret ile ilgili olduğundan çok insanlığın geleceği ile ilgili
ve her platformda tartışılması gerekiyor. Bu tartışmalara dava dosyalarında da
girilmesi bize göre en azından tartışmaların boyutlarını büyütebilir.